Yazıtların tercümelerinde karşılaştığımız zorluklardan diğer biri, muhtelif çağlarda yazılan yazıtlarda geçen aynı bir sözün aynı manada olamama ihtimali ve bu şekilde doğan muhtelif tercüme şekillerinden hangisinin daha doğru olduğunu tespit etme zorluğudur. Meselâ CERDEKİ ELİMKE BÜKMEDİM (klgç*) ve CERDEKİ BAR ERTİGİME, ERDİMLİGİME BÜKEM (Om*) cümlelerindeki BÜKMEDİM ve BÜKEM sözlerinin aynı manada olmaları gerektiği halde, bugünkü Türkçeye göre bunun imkânsızlığı açıktır. Hakikatte ise om* yazıtı MEN çağına ve klgç* yazıtı BUN çağma aittir ve bu çağda bugünkü Türkçedeki menfilik ifade eden <me> ekine rastlamamaktayız. Bu İtibarla: BU ÖKÜ EM ERDİM > BÜKMEDİM > BÜKÜDÜM > BÜKDÜM > BÜKEM şeklinde bir türev silsilesi teşkil edersek, hakikaten BÜKMEDİM sözündeki <me> ekinin bugünkü Türkçedeki menfilik eki olmadığını ve sözün BÜKEM manasında olduğunu anlarız. Buna göre BÜKMEDİM sözünün bulunduğu bütün yazıtların BUN çağına ait olmaları gerekeceği de anlaşılmış olur. Aynı şekilde on* yazıtındaki UC-UÇU sözü «han» manasına geldiği halde, OŞ AT UÇ-UÇU BUĞ (valc 6*) cümlesinde aynı söz «devlet» manasına gelmektedir. Diğer taraftan ÖDÜS sözü on* yazıtında «devlet» manasında kullanıldığı halde, etr 2* de bunun ON-ÖDÜS veya ÖNÜDÜS şeklinde «akça» manasında kullanıldığını görmekteyiz. Her halde bu söz «cariyi devlet» şeklinde «akça» manasını doğurmuş olmalıdır. Aynı şekilde US sözü bazı yazıtlarda «Allah» ve bazılarında «han» ve «yüce kat» manasına gelmektedir. Bütün bunlardan yazıtların doğru tercüme edilmelerinin her şeyden önce onların yazılış tarihlerinin, hiç değilse yazılış çağlarının doğru şeklinde tespitine bağlı kalacağı anlaşılmaktadır ki, bu mevzuun etraflı bir şekilde etüdü kitabımız çerçevesi dışında kalmaktadır.
Doğru okuyuş, her şeyden önce yazıtların yazılış çağlarının tespitine bağlı kalmaktadır.
Yazıtların okunmasında karşılaşılan zorluklardan diğer biri de, hangi sözleri birleşik, bitişik veya ayrı sözler halinde okumak gerekeceğinin tespitindeki zorluktur. Meselâ valc 8* yazıtı BUĞ AT ES ÖGÜ AT ESİN > BUĞ AT ESİGİT ESİN > BUĞUT ESİGİTİSİN şekillerinde okunabilmektedir. Bu okunuşlardan hangisinin daha doğru olduğunun tespiti, her şeyden önce yazıtların yazılış çağlarının tespitine bağlı kalmaktadır. Ancak bu problem hallolduktan sonra muhtelif yazıtları, bir-biri ile mukayese ederek onların doğru okunuş şekillerinin bulunması mümkün olabilecektir.
Aynı şey yazıtlarda kullanılan sözlerin bugünkü mana şekillerinin bulunması için de mevzubahistir. Meselâ BÜKMEDİM sözünü, biz, bugünkü Türkçenin temin ettiği imkâna göre «doymadım» şeklinde tercüme etmiş olabilirdik. Halbuki bu sözün BU ÖKÜ EM ERDİM cümlesinden türemiş olması muhtemeldir ve bu cümlenin manası büsbütün başka şekildedir. Bu gibi haller «bükmek» gibi bugünkü Türkçede bulunmayan sözler için değil, manasını sarih olarak bildiğimiz «oğul» gibi sözler için de mevzubahistir. Meselâ E ÖGÜÇ UR A OĞUL A OSUĞ (qara*) cümlesinde bu söz, «babanın oğlu» değil, «milletin sevilen ferdi» manasına gelmektedir. Fakat QARA BARS A OĞUL BARS A ÖZÜNE ESİNKE (qarb*) cümlesindeki OĞUL sözünün, yukarıda mevzubahis ettiğimiz manada mı, yoksa «Qara Barsın oğlu Bars» manasında mı kullanılmış olduğunu anlamak müşkülât arz etmektedir.
(*)klgç =Külüg-Çur Yazıtı, om =Omay Beg Yazıtı, qara =Qara At Yazıtı, on =On Notası, qarb =Qara Bars Yazıtı, valc= Val Camonica yazıtları, etr= Etürüsük yazıtları.
Kazım Mirşan’ın Proto-Türkçe Yazıtlar kitabından bir önceki bölüm:
ÖnTürkçe Yazıtlar 1/: Türk Dilinin Oluşumunda Kadim Türk Dininin Etkisi