20 Ocak 1990. Daha 9 yaşımdayım ama iyi hatırlıyorum. Dayılarım, babam hep sokaklarda, kardeşimiz olduğunu söyledikleri hiç tanımadığımız insanlar için yürüyor ve haykırıyorlar. Onlar için bağımsızlık istiyorlar. İncecik çocuk sesimle ben de bağırıyorum . “Azerbaycan, Azerbaycan, Yaşasın Bağımsız Azerbaycan. Vur vur inlesin Moskova dinlesin. Azerbaycan canımız, feda olsun kanımız”. Ellerimizde bir bayrak. Bizim bayrağımıza benzeyen. Dergiler Resulzade’nin kurduğu Azerbaycan’ın bayraklarını dağıtıyorlar. Evimizde, babamın iş yerinde hep bu bayrak var. Kendi topraklarında yasaklı ama evimizin baş kösesinde.
AZERBAYCAN’I TÜRKİYE’DEN KOPARDILAR
Sovyet Rusya önce Azerbaycan topraklarını birbirinden ayırdı. Nahcivan’la Azerbaycan arasındaki bir tek ermeninin yaşamadığı Zengezur’u Ermenistan’a verdi. Niyetini anlamak için strateji uzmanı olmaya gerek yok. Atatürk’ün Azerbaycan’la sınır olmak için İran’dan aldığı hattı kendince anlamsız hale getirdi. Bunla da kalmadı. Azerbaycan SSC’ne verdiği toprakların her yerine Türk topraklarında Suriye’ye tecrit edilmiş Ermenileri getirip yerleştirdi. Bu da yetmedi; Ermenistan topraklarında yaşayan Azerbaycanlıları sürgüne yolladı. Türk şehri Revan oldu Erivan.
ERMENİLER KARABAĞ’I ERMENİSTAN’A BAĞLAMAK İSTEDİLER
Sovyetlerce Karabağ’a yerleştirilmiş Ermenilerin, Ermenistan’a bağlanma kararlarını ve Karabağ Türklerini göçe zorlamalarını protesto etmek için, o günkü adıyla Lenin Meydanına (20 Ocaktan sonra Azadlık Meydanı) yüzbinlerce Azerbaycan Türkü akın etti. Önderleri Ebulfez Elçibey, partileri Halk Cephesiydi.
Sovyetler minareye kılıf olacak ortamı çoktan hazırlamıştı. Bakü içerisinde Ermeni mahalleleri kurulmuş, ülke içindeki birçok önemli görev Ermenilere verilmişti. Azerbaycan’daki Sovyet askeri gücü içerisinde de Ermeniler çoğunluktaydı. Sovyetler Ermenileri korumak bahanesiyle 36 bin askerle Bakü’ye girdi. Telefon hatları ve televizyon yayınları, yani kentin dünyayla iletişimi kesildi.
RUSLARI YANINA KAR KALDI
Üç günün sonunda; Kızılordu, ardında 143 ölü, 200 kayıp ve 2000 yaralı Türk bıraktı. Moskova hem Türk sorununa çözüm bulduğunu sanıyor hem de bağımsızlık isteyecek bütün cumhuriyetlere bir göz dağı verdiğini sanıyordu. Ama bekledikleri gibi olmadı. Tepkiler çığ gibi büyüdü. Şehid olan soydaşlarımızın cenaze törenleri, Sovyetler Birliği karşıtı gösterilere dönüştü. Bağımsızlık talepleri halkın tamamına yayıldı. Nihayetinde yapıkları katliam yanlarına kar kalan Rus askerleri Azerbaycan’ı terk etti ve 18 Ekim 1991 tarihinde Azerbaycan özgürlüğüne kavuştu.
Yaşanan salgına rağmen Azerbaycan halkı yine Bakü Şehitliğine akın etti. Mezarlara her sene olduğu gibi kırmızı karanfiller bıraktılar. Ama 1990 Ocağında yakılan ateş yalnızca Azerbaycan’ın bağımsızlık ateşi değildi. Meydanlarda benim ve neslimin çocuk kalplerinden tüm bedenimize yayılan, damarlarımızı çatlatırcasına kaynayan Türklüğün ve Türkçülüğün ateşiydi.